Hakla İlişkilerde Yeni İletişim Teknikleri

ÖZ

Pazarların büyümesi ve çeşitlenmesi ile tüketici tercihlerinin hızla değişmesi nedeniyle pazarlama iletişimi örgütsel yeniliklere açık bir yapıya kavuşmuştur. Bu bağlamda, Yeşil Halkla İlişkiler (YHİ) konusu son yıllarda oldukça önem kazanmıştır. Şirketlerin, çevre sorunlarına olan duyarlılığı arttıkça, YHİ stratejileri de giderek daha fazla önem kazanmaktadır.

Yeşil Halkla İlişkiler, şirketlerin çevre sorunlarına karşı duyarlı olmalarını ve sürdürülebilirlikle ilgili faaliyetleri halka açık bir şekilde iletmelerini sağlamayı amaçlar. Bu stratejiler, şirketlerin çevresel etkilerini azaltmalarına ve sürdürülebilirliği artırmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, şirketlerin itibarını artırabilir ve müşterilerin sadakatini artırabilir. Yeşil Halkla İlişkiler stratejileri, çevresel sorunların farkındalığını artırmak ve insanların daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemelerine teşvik etmek için de kullanılabilir. Örneğin, bir şirket, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak çevre dostu bir imaj yaratabilir. Aynı zamanda, şirket, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik ederek, tüketicilerin de bu kaynaklara geçiş yapmalarına yardımcı olabilir. YHİ stratejileri, şirketlerin çevresel etkilerini azaltırken, aynı zamanda maliyetleri de azaltabilir. Örneğin, bir şirket, enerji tasarruflu aydınlatma sistemleri kullanarak, enerji faturalarını azaltabilir. Bu da hem çevreye hem de şirketin finansal durumuna katkı sağlar.

Key: Çevresel aktivizm, Halkla İlişkiler, Yeşil Pazarlama, sürdürebilirlik, çevrecilik, Marka İmajı, Yeşil Halkla İlişkiler

Giriş:

Günümüzde işletmeler tüketiciler arasındaki iletişim yöntemlerini değiştirmek ve geliştirmek için yeni trendlere yönlenirler. Bu yeni stratejiler, dünya gündemini takip etmektedir. Tüketici algısını ve marka imajı için yapılacak çalışmalar kamuyu ilgilendiren probelmin çözümleri ile bütünleşmektedir.

Yeşil Halkla İlişkiler (YHİ) işletmelerin çevresel etkilerini azaltmak için yaptığı çabaların, paydaşlar ve tüketiciler tarafından takdir edilmesini sağlayan bir iletişim stratejisidir. Bu kapsamda, işletmelerin çevresel sorunlara karşı duyarlılığı, sürdürülebilirlik hedefleri ve yeşil ürünleri gibi konuları paydaşlarına doğru şekilde iletmeleri amaçlanır.

Yeşil Halkla İlişkiler stratejileri, sadece çevresel sorunlara duyarlılığı artırmakla kalmaz, aynı zamanda işletmelerin itibarını, marka değerini ve finansal performansını da artırır. Yeşil Halkla İlişkiler, işletmelerin doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde kullanmalarına yardımcı olurken, tüketicilerin de sürdürülebilir ürünler tercih etmelerini teşvik eder.

Bu makalede, Yeşil Halkla İlişkiler kavramı, stratejileri ve uygulamaları hakkında ayrıntılı bilgi verilecektir. İşletmelerin neden Yeşil Halkla İlişkiler stratejilerini benimsemeleri gerektiği, bu stratejilerin işletmelere nasıl fayda sağladığı ve Yeşil Halkla İlişkilerin geleceği gibi konular ele alınacaktır.

Halkla İlişkiler Kavramı:

Halkla İlişkiler, kurumların, kuruluşların veya bireylerin, çeşitli iletişim araçları vasıtasıyla hedef kitlelerine ulaşarak, itibarlarını korumak, geliştirmek veya değiştirmek amacıyla yaptıkları etkileşimli bir iletişim faaliyetidir. Bu kavram, birçok farklı tanım ve bakış açısıyla literatürde yer almaktadır.

Halkla İlişkiler kavramı, ilk olarak 1920’li yıllarda Ivy Lee tarafından ortaya atılmış ve daha sonra 20. yüzyılın ortalarından itibaren birçok farklı kurum ve kuruluş tarafından benimsenmiştir. Bu süreçte, Halkla İlişkiler kavramı ve uygulamaları, günümüzdeki şeklini almış ve hızla gelişmiştir. Halkla İlişkiler, birçok farklı disiplinden etkilenmiştir. Bunlar arasında iletişim, sosyoloji, psikoloji, işletme, siyaset, reklamcılık ve medya gibi alanlar yer alır. Bu nedenle, Halkla İlişkiler kavramı, çok boyutlu bir yapıya sahiptir ve farklı bakış açılarına göre farklı tanımlarla ifade edilebilir.

Literatürde Halkla İlişkiler kavramı, kurumların veya kuruluşların hedef kitleleriyle etkileşimli bir iletişim yoluyla itibarlarını korumak, geliştirmek veya değiştirmek için yaptıkları faaliyetler olarak tanımlanır. Bu faaliyetler, basın bültenleri, medya ilişkileri, etkinlikler, kriz iletişimi, sosyal medya yönetimi, reklamcılık, sponsorluk ve lobi faaliyetleri gibi farklı yöntemlerle gerçekleştirilebilir.

Halkla İlişkiler kavramı, sadece kurumsal düzeyde değil, bireysel düzeyde de uygulanabilir. Örneğin, siyasetçiler, ünlüler veya sıradan bireyler, itibarlarını oluşturmak, geliştirmek ve korumak için Halkla İlişkiler yöntemlerine başvurabilirler.

Halkla İlişkiler kavramı, birçok farklı bakış açısı ve tanımıyla literatürde yer almaktadır. “Aslında Hİ örgütle toplumun karşılıklı çıkarları arasında, iki yönlü bir haberleşme ve bilgi alışverişine dayanarak denge sağlama faaliyetidir. (C.Mıhçıoğlu , 2019 sf, 92)

Ancak, genel olarak, kurumların veya kuruluşların hedef kitleleriyle etkileşimli bir iletişim yoluyla lanse ettikleri imajlarını korumak, geliştirmek veya değiştirmek için yaptıkları faaliyetleri ifade etmektedir.

Günümüzde Halkla İlişkilerin Önemi

Günümüzde halkla ilişkiler faaliyetleri bir kurumun veya bireyin başarısı için vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. İyi planlanmış ve yönetilen bir halkla ilişkiler stratejisi, kurumun başarısına olumlu bir katkı sağlar ve uzun vadeli bir ilişki oluşturarak müşteri sadakatini arttırır.

Halkla ilişkiler, bir kuruluşun, STK veya bireyin kamuyla ve hedef kitlesi ile olan ilişkilerini yönetme ve geliştirme sürecidir. Günümüz dünyasında, gelişen teknoloji ve sanayileşme ile beraber rekabetin artmasıyla halkla ilişkilerin önemi giderek artmaktadır.

İşletmeler, kurumlar, devletler ve bireyler, halkla ilişkiler faaliyetleri yoluyla kurumlarının veya kişisel markalarının itibarını korumak ve geliştirmek için çalışmaktadır.

Halkla ilişkiler, kurumların halkla iletişimlerinin yönetilmesi için bir dizi stratejik ve taktik faaliyetlerini içerir. Bu faaliyetler arasında, medya ilişkileri, kriz iletişimi, toplumla ilişkiler, sosyal medya yönetimi, iç iletişim ve etkinlik yönetimi gibi pek çok alan bulunmaktadır.

Bir kurumun veya bireyin itibarının güçlü olması, müşteri sadakati, güveni, işbirliği fırsatları, yatırım olanakları ve daha fazlası gibi birçok avantaj sağlar. Halkla ilişkiler, bu avantajların sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. 21.Yüzyılda tüketiciler alışveriş yaptıkları işletimlerde ürün kalitesi dışında bir çok farklı nitelik aramaktadır. Kuruluşun yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri, topluma karşı yansıttığı imaj, güvenilirliği, gibi tüketicileri etkileyen farklı faktörler söz konusudur. İletişim kurallarına uygun olarak gerçekleştirilen faaliyetler sayesinde kurumun ve vizyonunda bulundurduğu imajını doğru kanallarla hedef kitlesine aktarması için önem sağlar.

Olumsuz durumlarla karşılaşıldığında, halkla ilişkiler ekibi kriz yönetimi faaliyetleriyle kurumun itibarını korur ve zarar görmeden çıkmasını sağlar.

MPR Pazarlama Yönlü Halkla İlişkiler

MPR (Marketing Public Relations), yani Pazarlama Yönlü Halkla İlişkiler, işletmelerin pazarlama faaliyetlerinde halkla ilişkileri kullanarak hedef kitleleri ile iletişim kurmasını ve etkileşimini arttırmasını amaçlayan bir stratejidir. Bu strateji, işletmenin marka bilinirliğini arttırmak, hedef kitlelerinin ilgisini çekmek ve müşteri sadakatini arttırmak için kullanılır. 1990’larda piyasada yaşanan değişiklikler, pazarlamaya yönelik halkla ilişkiler yöntemini gündeme getirmiştir. 1980’li yılların pazarlama teknikleri geçerli olmamaya başlamış, piyasa karmaşık bir nitelik kazanmış ve mesaj bombardımanı tüketicilerin aklını karıştırmaya başlamıştır (ldem, S. & Özgen, E. (2016) akt, Aydede, 2003: 27) işte halkla ilişkilerin pazarlama yönlü çalışmalarının bu noktada başladığı söylenebilir.

Pazarlama yönlü halkla ilişkiler stratejisi, halkla ilişkiler faaliyetleri ve pazarlama faaliyetlerinin birleştirilmesiyle oluşturulur. Bu strateji, işletmenin ürünlerini, hizmetlerini veya markasını hedef kitlelerine tanıtmak için halkla ilişkilerin etkili iletişim kanallarını kullanır. Bu iletişim kanalları arasında basın bültenleri, basın toplantıları, etkinlikler, sponsorluklar ve dijital medya yer alır. Bunlarla beraber işletmenin pazarlama faaliyetlerinde halkla ilişkileri kullanarak daha etkili bir pazarlama stratejisi oluşturmasına yardımcı olur. Bu strateji, hedef kitlelerinin dikkatini çekmek ve ilgisini çekmek kullanır. Örneğin, basın bültenleri ve basın toplantıları ile işletmenin ürünleri veya hizmetleri hakkında medyada yer alması etkinlikler ve sponsorluklarla hedef kitlelerin dikkati çekerken işletmenin ürün veya hizmetleri hakkında daha fazla bilgi paylaşmasına fayda sağlamaktadır.

MPR stratejisi aynı zamanda, işletmenin hedef kitlelerinin ilgisini çekmek ve etkileşimini arttırmak için sosyal medya kullanımını da içerir. İşletme, sosyal medya platformlarında hedef kitlelerine yönelik içerikler paylaşarak marka bilinirliğini artırabilir, müşterileri ile daha fazla etkileşime geçebilir ve müşteri sadakatini artırabilir.

Pazarlama yönlü halkla ilişkiler stratejileri, işletmenin hedef kitlelerinin ilgisini çekmek ve etkileşimini arttırmak için etkili bir pazarlama stratejisi oluşturmasına yardımcı olurken aynı zamanda işletmenin itibarını da korumasına yardımcı olur. İşletmenin halkla ilişkiler faaliyetleri sayesinde, işletmenin hedef kitleleri ile iletişimi düzenli ve doğru bir şekilde yapılır ve işletmenin marka imajı ve itibarı güçlendirilir.

Yeşil Pazarlama Ve Halkla İlişkiler

Yeşil pazarlama ve halkla ilişkiler, işletmelerin çevre dostu ürünlerini ve sürdürülebilir uygulamalarını pazarlamalarına yardımcı olan iki önemli kavramdır. Yeşil pazarlama, çevre dostu ürünlerin tanıtımı ve satışını yaparken, halkla ilişkiler ise tüketicilerin bu ürünlere yönelik tutum ve davranışlarını yöneterek, işletmelerin itibarını korumasına yardımcı olur.

Yeşil pazarlama, tüketicilerin çevre sorunlarına duyarlılığının artmasıyla birlikte önem kazanmıştır. İşletmeler, ürünlerinde çevre dostu malzemeler kullanarak, ürünlerin ömrünü uzatmak, geri dönüşümü desteklemek gibi sürdürülebilir uygulamaları benimseyerek, tüketicilerin ilgisini çekebilirler. Halkla ilişkiler ise bu çevre dostu uygulamaları duyurarak, tüketicilerin bu ürünlere olan ilgisini artırmaya ve işletmenin itibarını yükseltmeye yardımcı olur.

Yeşil pazarlama ve halkla ilişkilerin birlikte kullanılması, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur. İşletmeler, tüketicilere çevre dostu ürünler sunarak hem çevreye katkı sağlar, hem de müşteri sadakatini artırabilirler. Halkla ilişkiler ise bu çevre dostu uygulamaların doğru şekilde tanıtımını yaparak, işletmenin çevreye duyarlı bir kuruluş olduğunu tüketicilere gösterir.

Sonuç olarak, yeşil pazarlama ve halkla ilişkiler, işletmelerin çevre dostu uygulamalarını tanıtmalarına ve tüketicilerin bu uygulamalara ilgisini artırmalarına yardımcı olur. İşletmelerin çevre dostu ürünler sunması ve bu ürünleri doğru şekilde tanıtması, hem çevreye katkı sağlar, hem de işletmenin itibarını yükseltir.

Kurumsal Çevrecilik

Günümüzde çevreci yaklaşım ve sürdürülebilirlik kavramının trendinin artması ve tüketici algılarının değişmesi ile çevreci işletme sayısı gittikçe artmaktadır. Bu nedenle işletmeler tüketici ile arasındaki bağı kuvvetlendirmek ve ekonomik olarak rakiplerinin önüne geçmek için farkındalıklarla alakalı organizasyonlar yönetmelidir. Bu çalışmalara örnek olarak yeşil tüketim ve üretim stratejileri geliştirerek sosyal sorumluluk sahibi firma imajı sağlamaları gerekmektedir. Dolayısıyla yeşil yönetim anlayışını benimseyerek yönetimlerin bu şekilde organize edilmesi işletmeler için şarttır. (Dilan. B. 2019)

Kurumsal çevrecilik, işletmelerin çevre dostu uygulamaları benimsemesi ve sürdürülebilirlik ilkelerini hayata geçirmesi anlamına gelir. Kurumsal çevrecilik, çevreye duyarlı bir toplumda işletmelerin sorumluluğunu arttırmayı hedefler.

İşletmeleri yeşil halkla ilişkiler ve yeşil pazarlamaya yönlendiren bazı olgular mevcuttur bunlardan bazıları; maliyetler, fırsatlar, rekabet baskıları ve kar unsurları, çevre standartları, çevreci hedef kitleler gibi pek çok unsur sayılabilir.

Çevreye duyarlı bir işletme olmak, sadece çevre kirliliğini önlemekle kalmaz, aynı zamanda işletmenin karlılığına da katkıda bulunur. Kurumsal çevrecilik, işletmelerin enerji tasarrufu, su tasarrufu, atık azaltımı ve geri dönüşüm gibi çevre dostu uygulamaları benimsemelerini içerir.

İşletmeler, çevreye duyarlı uygulamaların benimsenmesiyle birçok fayda sağlayabilirler. Örneğin, enerji tasarrufu uygulamaları ile işletmeler enerji faturalarını azaltabilirler. Ayrıca, atık azaltımı ve geri dönüşüm uygulamaları ile işletmeler, atık maliyetlerini azaltabilirler ve geri dönüştürülebilen malzemeleri yeniden kullanarak kaynakları daha verimli bir şekilde kullanabilirler.

Kurumsal çevrecilik, bir işletmenin sadece çevreye karşı sorumluluğunu yerine getirmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda, işletmelerin itibarını ve marka değerini de arttırabilir. Çevreye duyarlı uygulamaların benimsenmesi, işletmenin sürdürülebilirliğine katkıda bulunur ve tüketiciler tarafından daha olumlu bir şekilde algılanmasını sağlar.

Kurumsal çevrecilik, işletmelerin çevre konusunda farkındalık yaratması ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaşmasına katkıda bulunması açısından önemlidir. İşletmeler, çevreye duyarlı uygulamaları benimsemekle birlikte, tedarik zincirlerindeki diğer işletmeleri de çevre dostu uygulamalara yönlendirebilirler.

Kurumsal çevrecilik, işletmelerin çevreye karşı sorumluluğunu yerine getirmesi ve sürdürülebilirlik ilkelerini hayata geçirmesi anlamında büyük önem taşımaktadır. Çevreye duyarlı uygulamaların benimsenmesi, hem işletmenin karlılığına hem de toplumun çevre duyarlılığına katkıda bulunur. Kurumsal çevrecilik, işletmelerin sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir rol oynaması açısından da büyük ön

Günümüzde kar amacı güden şirketler birbiri ile rekabet doğrultusunda ticari dönüşümler dışında kendilerini başka alanlarda da ispat etmek zorundadırlar

Sürdürebilirlik Kavramı:

Sürdürebilirlik kavramsal açıdan incelendiğinde belirli bir süre olmaksızın bir durumu veya sürecin sürdürebilme kapasitesini ifade eder. Sürdürebilirlik kavramı yalnızca doğal kaynakların korunmasını değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel faktörleri de kapsamaktadır. Bu da sürdürülebilir bir dünya için tüm bileşenlerin birlikte çalışması gerektiğini ortaya koymaktadır. Günümüzde sürdürülebilirlik kavramının en önemli bileşeni yenilenebilir enerjidir. Doğanın ve çevrenin korunması, küresel ısınmaya karşı ve ekonomik faaliyetlerin enerji kaynaklarına olan yatırımların azalması yenilenebilir enerji kaynaklarının artması ile azalmaktadır. Gelişen teknoloji sayesinde, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmek mümkün hale geldi. Bu da doğal kaynakların korunmasına ve temiz bir çevreye katkı sağlıyor.

Sürdürebilirlik, doğayı korumanın dışında insanların yaşam kalitesini arttıran bir unsurdur. Bu unsuru iki ana başlık altında ayırabiliriz. Ekolojik ve ekonomik sürdürebilirlik; ekolojik sürdürülebilirlik, doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillere de doğal kaynakların kullanımı için fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan bir kavramdır. Bu kavram, insan faaliyetlerinin çevresel etkilerini en aza indirerek ekolojik dengeyi korumayı hedefler. Bu da, sürdürülebilir bir gelecek için ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin dengeli bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Ekonomik sürdürülebilirlik ise bir ekonomik sistemin kaynakları etkin bir şekilde kullanarak gelecekte de varlığını sürdürmesini sağlamayı amaçlayan bir kavramdır. Bu, kaynakların tüketilmesini ve atıkların biriktirilmesini en aza indirerek, çevresel, sosyal ve ekonomik faktörlerin dengeli bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Ayrıca, gelecek nesillerin de aynı kaynaklardan faydalanabilmesi için ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bunun için, kaynakların etkin kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, atık yönetimi, yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi gibi konular önemlidir.

Halkla İlişkilerde İletişim ve Stratejiler

Yeşil halkla ilişkilerde iletişim ve stratejiler, çevreye duyarlı işletmelerin tüketicilerle ve diğer paydaşlarla doğru bir şekilde iletişim kurmalarına yardımcı olur. Bu tür iletişim stratejileri, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını, tüketicilerin çevre sorunlarına karşı duyarlılıklarını artırmalarını ve çevre dostu uygulamaların kabul edilebilirliğini artırmalarını sağlar.

Yeşil halkla ilişkilerde iletişim, işletmenin sürdürülebilirlik hedeflerini tüketicilere ve diğer paydaşlara doğru şekilde iletmekle başlar. İşletmeler, çevre dostu uygulamalarını tanıtmak, ürünlerinde kullanılan malzemelerin çevreye etkisini açıklamak gibi adımlarla tüketicilerin ilgisini çekebilirler. Ayrıca, işletmelerin çevre dostu uygulamalarını içeren raporları ve diğer dokümanları paylaşması da tüketicilerin güvenini kazanmalarına yardımcı olur.

Yeşil halkla ilişkilerde stratejiler ise, işletmelerin çevre dostu uygulamalarını tanıtmak ve tüketicilerin bu uygulamalara yönelik tutum ve davranışlarını yönetmek için kullanılır. İşletmeler, çevre dostu ürünlerin tanıtımını yaparken, tüketicilere nasıl kullanacakları ve geri dönüştürecekleri konusunda bilgi vererek, ürünlerin çevreye katkısını artırabilirler. Ayrıca, işletmeler, çevre dostu uygulamaları duyurarak, tüketicilerin bu uygulamalara olan ilgisini artırabilirler.

Yeşil halkla ilişkilerde iletişim ve stratejiler, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur. İşletmeler, çevre dostu ürünler sunarak ve bu ürünleri doğru şekilde tanıtarak, tüketicilerin ilgisini çekebilirler. Ayrıca, çevre dostu uygulamaları raporlayarak, tüketicilerin ve diğer paydaşların işletmeye olan güvenini kazanabilirler.

Yeşil Halkla İlişkiler Uygulamalarında Zorluklar ve Karşılaşılan Sorunlar Nelerdir?

Yeşil halkla ilişkiler, çevreye duyarlı işletmelerin tüketiciler ve diğer paydaşlarla iletişim kurduğu bir süreçtir. Sosyal sorumluluk, üretim, etkinlik organizasyonlarında kullanılan yeni çağ işletme ve tüketici arasında iletişim stratejisidir. Olumlu yönleri olduğu kadar bu stratejilerde de yaşanan zorluklar ve karşılaşılan sorunlar da vardır.

İlk olarak, yeşil halkla ilişkilerde sürdürülebilirlik hedeflerinin tespit edilmesi zordur. İşletmelerin sürdürülebilirlik hedefleri, doğal kaynakların korunması, atık yönetimi, ürünlerin çevreye etkisi gibi konuları kapsar. Ancak, bu hedeflerin belirlenmesi ve ölçülmesi işletme açısından zor olabilir. Ve tüketiciden alınacak olumlu sonuçların incelenmesi zaman almakla beraber işletme için sabır gerektiren bir süreçtir.

İkinci olarak, yeşil halkla ilişkilerde, tüketicilerin çevreye yönelik farkındalığının artmasıyla birlikte, çevre dostu uygulamaların kabul edilebilirliği artmaktadır. Ancak, çevre dostu uygulamaların maliyeti, bazen ürün fiyatlarını artırabilir ve bu da tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyebilir. Üçüncü olarak, yeşil halkla ilişkilerde, işletmelerin çevre dostu uygulamalarının gerçekliği sorgulanabilir. Bazı işletmeler, çevre dostu uygulamaları sadece pazarlama amaçlı kullanabilirler ve gerçekte bu uygulamaları uygulamayabilirler. Bu durumda, tüketicilerin ve diğer paydaşların güveni azalabilir.

Dördüncü olarak, yeşil halkla ilişkilerde, çevre sorunlarına yönelik farkındalık arttıkça, işletmelerin çevre dostu uygulamaları tanıtma yarışı artabilir. Bu durumda, yeşil manipülasyon adı verilen bir durum ortaya çıkabilir ve bu durumda, tüketicilerin ve diğer paydaşların güveninin kaybolmasına neden olmaktadır.

Yeşil Halkla İlişkilerin Avantajları Ve Dezavantajları Nelerdir?

Yeşil halkla ilişkiler çalışmalarında üç esas mevcuttur. Bunlar; “sürdürebilirlik, yönetimde bütünsel yaklaşım ve yeşil yönetim ve sosyal sorumluluk” tur.

Bu yeni halkla ilişkiler stratejisi olan yeşilliğin avantajları, Çevre dostu uygulamaların paylaşılması, işletmelerin imajını olumlu yönde etkileyebilir ve tüketicilerin güvenini artırabilir. Yeşil halkla ilişkiler, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerini tanıtması için bir fırsat sunar. Bu da işletmelerin çevre dostu uygulamalarının doğru şekilde tanıtılması açısından önemlidir. Yeşil halkla ilişkiler, işletmelerin çevre sorunlarına yönelik farkındalık yaratmasına ve sosyal sorumluluk projeleri üretmesine yardımcı olabilir ve tüketicilerin çevre konularına olan ilgisini artırabilir.

Yeşil halkla ilişkiler ve yeşil pazarlama, işletmelerin çevre dostu uygulamalarını tanıtmaları ve sürdürülebilirlik hedeflerini belirlemeleri için bir motivasyon kaynağı olabilir.

Bahsi geçen avantajların yanında getirdiği ve bu süreç yönetilirken yaşanabilecek olası dezavantajlar şu şekildedir:

Yeşil halkla ilişkilerde, işletmelerin çevre dostu uygulamaları gerçekliği sorgulanabilir. Tanıtım yapılırken rekabetin artışı ile manipülasyon yöntemleri kullanılarak tüketicide kafa karışıklığı ve güvensizlik duygusu tetiklenebilir. Bu durumda yapılan çalışmaların önemi kalmamakla beraber hedef kitle ve tüketici kaybı yaşanabilmektedir.

Yeşil halkla ilişkilerde, işletmelerin çevre dostu uygulamaları maliyetli olabilir. Bu durumda ürün fiyatlarının artmasına neden olmaktadır, kar payı yüksek bırakıldığı zaman tüketici satın alma eylemini gerçekleştirmede kararsız kalabilir. Ayrıca kısa vaade de geri dönüşü olumlu olmayacak bir yansıma bırakabilir. Halkla ilişkilerin bir diğer görevi olan medya planlama süreçleri ve pazarlama projelerinde ki iletişim stratejilerini belirleme süreçlerinde yapılacak yanlışlıklar kamuoyunda işletmeye yönelik imaj kaybına neden olabilmektedir. Unutmamalıyız ki yeşil tüketiciler, hayvan severler, toplumsal eşitlilik savunucuları gibi hassas kitlelerdir. Yeşil beyin yıkama kavramından uzak gerçeklikle örtüşen kampanyalar ve tanıtımlar beklemektedir.

Tek başına yapılacak yeşil hakla ilişkiler ve pazarlama stratejileri doğrudan müşterinin dikkatini çekmeyecektir. Yanı sıra işletmelerin bu kavramlarda sosyal sorumluluk projeleri yöneterek çevreye duyarlı olduklarını göstermeleri gerekmektedir.

Yeşil halkla ilişkilerde, işletmelerin çevre dostu uygulamalarının paylaşılması doğru şekilde yapılmazsa, yeşil yıkama adı verilen bir durum ortaya çıkabilir. Bu durumda, tüketicilerin ve diğer paydaşların güveni kaybolabilir.

Sonuç:

Halkla ilişkiler kavramının incelenmesi sonucunda Hİ uzmanlarının işletmeler için amaçları, tüketicilere veya hedef kitlelerine olan imaj ve marka kimliğinin doğru şekilde yansımasını sağlamaktır. Buna bağlı olarak, geleneksel ve dijital medyada yapılan tanıtım çalışmalarının ve sosyal sorumluluk projelerinin arttırılması ve markaya uyumlu kamuoyuna sunması gerekmektedir. Halkla ilişkiler çalışmaları günümüz dünyasında ki trendlere uyum sağlamalı işletmelerin, mali, üretim, tanıtım ve yönetim organizasyonlarının tümünü bu trendlere bağlı olarak güncel tutmak ve organize etmek için çalışmaktadır.

Günümüzde yeşil, sürdürülebilirlik ve çevresel kurumsallık kavramlarının yükselmesi ile işletmelerde yeni iletişim stratejileri oluşturulmaya başlamıştır. Yeşil Halkla İlişkiler stratejileri, şirketlerin çevre sorunlarına karşı duyarlılıklarını ve sürdürülebilirlikle ilgili faaliyetlerini halka açık bir şekilde iletmelerini sağlar. Bu stratejiler, şirketlerin itibarını artırır, müşterilerin sadakatini artırır ve çevreye duyarlılıklarını gösterir. Yeşil halkla ilişkiler bu kavramlar içerisinde bulunan en yaygın olarak kullanılan iletişim yöntemlerindendir. Pazarlama, tanıtım ve sosyal sorumluluk çalışmalarında etki eden yeşil halkla ilişkiler sürdürülebilirlik ve çevre dostluğu içinde üretim faaliyetlerinde de yerini almaktadır. Üretimden, tüketime kadar uzanan sürdürebilirlik ekolojik denge için büyük bir önem arz etmektedir. Tüketicileri ilgisini çeken ve satın alma eğilimlerini arttırması nedeniyle bir çok işletme tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Avantajalar ve dezavantajları ile karşılaştırma yapıldığı zaman avantajlarının terazide ağır basması ve dönemin yeni trendi olduğu için yeşil hakla ilişkiler firmalar için çok büyük bir fırsattır. Medyada ve tanıtım projelerinde kullanılması ile tüketicilerin firmaya olan bağlılığını arttırmaktadır.

Aynı zamanda ekolojik denge, çevre sağlığı, doğayı koruma gibi bir çok unsura fayda sağlarken üretilen ürünlerin sağlığa olan zararlarını da en az seviyeye indirmektedir. Ürünlerin maliyetini arttıran bu yeni yöntem henüz tüketim alışkanlığını yeşile çevirmemiş tüketiciler için ürün fiyatlarının normale göre fazla gelmesine sebep olabilir.

Yine de hem dünyanın geleceği için doğayı korumak hem ürünlerin daha uzun vaade de tüketilmesi hızlı tüketimi engellemek için tercih edilen stratejik bir yöntemdir. Bu nedenlerle birlikte Yeşil Halkla İlişkilerin önemi gittikçe artmaktadır ve gelecekte daha fazla benimsenmesi beklenmektedir. Global olarak tüketicilerin ve işletmelerin tutumlarının doğayla uyumlu ve fayda sağlayacak yönde önem kazanması beklenmektedir.

Kaynakça

ÖZGEN, S. İ. (2016). Pazarlama Yönlü Halkla İlişkiler Açısından Yeni Bir Yaklaşım: Random Acts Of Kindness (Rastgele İncelikli Davranışlar). Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergis.

AYVAZ, Ö. C. (2017). Tekstil ve Modada Sürdürülebilirlik . Dergi Park.

Bıçakçı, A. B. (2012). SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YÖNETİMİNDE HALKLA İLİŞKİLERİN ROLÜ. SOSYAL ve BEŞERİ BİLİMLER DERGİSİ.

Bahçecik, D. (2019, Temmuz). yeni dönem pazarlama anlayışı yeşil pazarlama: İşletmelerin yeşil pazarlamaya yönelme nedenleri amprik bir çalışma ile değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü.

MIHCIOĞLU, C. (1970). HALKLA İLİŞKİLER NEDİR? . Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences, 92.

Mustafa Akdağ, M. Ö. (2020). Çevreye Duyarlılık Ve Sorumluluk Bağlamında Yeşil Halkla İlişkiler Ve Antroposen Kavramı: Billboardlar Üzerinden Bir Göstergebilimsel Analiz. Uluslararası Toplum Araşrıma Dergisi.

Süllü, Z. (tarih yok). Markalaşma Sürecinde Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkilerin Rolü ve Önemi. Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi .

TELLAN, D. (2015). PAZARLAMA İLETİŞİMİ EKSENİNDE ÇEVRECİLİK: YEŞİL KURUM, MARKA VE HALKLA İLİŞKİLER. Atatürk İletişim Dergisi.

Yavuz, Ş. (tarih yok). Yeşil Halkla İlişkiler ve İkna . dergipark.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir